8 Aralık Pazar, 2024
spot_img
spot_img
spot_img
spot_img
spot_img

Boş Yuva Sendromu Gerçek mi?

Çocuklarını özleyen ebeveynler belki de birbirlerini yeniden keşfedebilirler.

“Boş yuva sendromu” fikri ilk olarak 1914 yılında, son çocuğun evden ayrılmasıyla annelik rolünden yoksun kalan ve depresyona sürüklendiği varsayılan kadınları tanımlamak için önerildi. Bu durumun ortak bir deneyim olduğuna dair gerçek bir kanıt bulunmamasına rağmen, insanlarda bazı kültürel hisler uyandı ve fikir çok popüler oldu. Araştırmaların bu yönde yoğunlaşmasıyla, 1970’lerde “sendrom” tamamen çürütüldü. Çoğu insan son çocukları evlerinden ayrıldığında bir miktar kayıp ve üzüntü hissetmelerine rağmen, rahatlama ve özgürlük hissi yaşadıklarını bildirdi.

Ancak, tabii ki bir çok şey evlilik ilişkisinin kalitesine bağlı. Çiftlerin samimiyetlerini yeniden canlandırdığı ve birlikte yapmayı sevdikleri her şeyi hatırlattıkları için iyi bir evlilik daha iyi olabilir. Sallantılı bir evlilik ise çocuklar ebeveynler arasında tampon görevi görmediğinde kayalara çarpabilir. Bazı “boş yuva çiftleri” gelecek on yıla birlikte baktıklarında bu olasılığı dayanılmaz bulurlar. Son yirmi yılda, toplamdaki boşanma oranı azalırken, 50 yaş ve üzeri bireylerde “gri boşanma” oranı iki katına çıktı.

Araştırma sırasında röportaj yapılan, çocukları evden ayrılmış olan bir anne: “Onların özgürlüğü benim özgürlüğüm” dedi. Boş yuva ebeveynleri kendi ilgi alanları için daha fazla zamana sahiptir. Kendi hayatlarına yeniden dönebilir ve amaç ve hayallerine yeniden odaklanabilirler. Röportaj yapılan çoğu kişi daha bağımsız hissettiklerini ve ilgilendikleri alanlara geri dönmek için daha fazla kişisel zamanları olduğunu söyledi. Bekâr olanların ise yeni bir eş bulabilmek için zamanı var.

Ebeveynlerin çocuklarıyla olan ilişkileri bile daha iyi! Bu bir paradoks gibi görünebilir; çocuk evden ayrıldıktan sonra daha iyi geçiniyorsun. Birlikte yaşamadığın birisiyle iyi geçinmek zaten kolay değil mi? Tezgâhta kimin kirli tabak bıraktığı, çamaşır yıkama sırasının kimde olduğu gibi çatışmalar yok. Yokluk gerçekten de kalbin o şeye karşı düşkünleşmesini sağlıyor.

Sonuç olarak, yuvanız iyi durumdaysa, hüzün ve mahkûmiyet hissine gerek yoktur. Çocuğunuzu büyük ihtimalle özleyeceksiniz ve bu iyi bir şey! Onlar da sizi özleyecek. Ancak, bu iki taraf içinde aradaki ilişkiye pembe bir parıltı katacak. Diğer kısımlardan çok iyi kısımları hatırlayacaksınız. Ve eğer çocuğunuzun günlük varlığı olmadan yaşamayı gerçekten zor buluyorsanız endişelenmeyin. Geri dönecek! Gelecek yaz, sonraki yaz, mezuniyetten sonra ve daha nicelerinde…

İlgili Yazılar

spot_img

Son Yazılar