Diğer insanların yaşamları hakkındaki düşüncelerimizi abartmaya nasıl da meyilli olduğumuza dair bir çalışma.
Kanepenizde kasvetli bir cuma gecesi geçiriyorken diğer insanların o anda neler yaptığını merak ediyorsunuz. Onları muhteşem bir akşam yemeğinde ya da eğlenceli bir partide mi hayal ederdiniz, yoksa sizin gibi sessiz ve yalnız başına zaman geçirdiklerini mi? Yeni yapılan bir araştırma kanıtlıyor ki, çoğu insan karamsar ve mantıksız olan “diğer insanların kendilerinden çok daha üstün sosyal hayatlara sahip olduğu” inancına tutunmayı tercih ediyor. Sosyal kelebeklerin (ing.social butterfly. Sosyal hayatı oldukça aktif olan insanlara verilen isim.) dikkatimizi nasıl da çektiklerini düşündüğümüz zaman bu varsayımı kolaylıkla kanıtlayabiliriz. Çok azımız sportif yeteneklerini profesyonel bir basketbol oyuncusu ile ölçüyor olsa da, Cornel Üniversitesinde sosyal psikoloji alanında uzman olan Thomas Gilovich “Eğer atletizm hakkında düşünürseniz, aklınıza Lebron James gelir.” diyor. Eğer herkesin yapabileceğine inandığımız bir şey hakkında düşünüyorsak, mesela sosyalleşmek gibi, kendimizi sosyalleşmekte oldukça becerili olan arkadaşlarımız ya da eşimiz, dostlarımızla kıyaslamaya yatkınızdır.
Yaptıkları bir dizi çalışmada Gilovich ve çalışma arkadaşları, katılımcılardan kendi sosyal hayatları ile tanıdıkları insanların sosyal hayatlarını değerlendirmelerini istedi. Katılımcılar, ortalama olarak, diğerlerinin onlardan daha fazla sayıda arkadaşının olduğunu, daha fazla partiye katıldığını ve kendi sosyal gruplarının “iç çevresine” daha yakın olduklarını tahmin ettiler. Bazı insanların ajandasında tek bir boş yer bile olmayabilir, fakat sıradan bir insanın sosyal hayatı ortalamanın altında değildir. Oldukça popüler olan insanlara ve onların sosyal medya paylaşımlarına baktığımız zaman, daha az dışarıya çıkan insanların vakitlerini nasıl geçirdikleri hakkında çok da bir farkındalığımız oluşmadığı için, sosyal statümüzü genel anlamda küçümsemeye yatkın oluyoruz. Bu durumla ilgili bir fenomen olan çoğulcu cehaleti “Başka insanların düşünceleri bize açık olmadığı için onların nasıl hissettikleri hakkında yanlış bir kanıya varma hali olarak.” diye tanımlıyor Gilovich. Tıpkı üniversite öğrencilerinin arkadaşlarının alkol toleransının daha yüksek olduğunu düşünmeleri gibi, “Herkes, herkesin sosyal hayatının kendisinden daha iyi olduğunu düşünüyor.” diye ekliyor Gilovich. Sosyal anlamda zengin hayatları olan insanlar kendi duygularımızı işin içine katarak yanlış yorumlayabildiğimiz tek grup değil. Genel anlamda, kıskanılası özellikleri ve yaşamları olan insanların hayatlarını da yanlış yorumlayabiliyoruz. Zeki, çekici, popüler ya da zengin insanların yaşamları hakkında düşünmeleri istenen katılımcılar, bu özelliklere sahip insanların diğerlerine kıyasla günlük hayatlarında daha fazla olumlu anlar yaşadıklarına ve daha az olumsuz duruma maruz kaldıklarını öne sürdüler. Fakat bir çalışma gösterdi ki, gelir bakımından yüksek ve düşük olarak sınıflandırılan iki gruptan “kendi gündelik yaşamlarındaki iniş ve çıkışları değerlendirmeleri” istendiğinde orta gelirli sınıfın kendi hayatlarındaki inişleri ve çıkışları değerlendirme aralığının çok daha fazla olduğu ortaya çıktı.
Seçici toplumbilimsel düşün (Ünsal Oskay’ın Türkçe ’ye kazandırdığı sosyolojik terim. Toplum bazlı olaylar ile bireylerin sahip olduğu özel problemler arasındaki ilişkiyi inceleyen bir yaklaşım) burada büyük bir rol oynuyor. “Popüler, doğuştan şanslı veya yetenekli insanlar hakkında düşündüğümüzde, spot lambalarından uzak rastgele bir salı akşamında onlar gibi olmanın nasıl olduğuna odaklanmayı unutuyoruz.” diyor Chicago Üniversitesinde psikolog ve bu çalışmanın yardımcı yazarı olan Ed O’Brien. “Bir başkasının hayatındaki günlük anları hiç görmediğimiz için, bir insanın hayatını bir bütün olarak hayal ettiğimizde, bu anları hesaba katmayı unuturuz.” Avantajlı olarak değerlendirdikleri insanların yaşamları hakkında daha dikkatli düşünmeleri istenen katılımcıların (örneğin ortalama bir günde her saat ne yapabileceklerini açıklayarak) daha dengeli değerlendirmelerle ayrıldığı ve daha az kıskanç hissettikleri kanıtlandı.
Is Everyone Having More Fun Than You?
Hazırlayan: Sıla Özeren