Köpekler de tıpkı çocuklar gibi onlarla ilgilenen kişilerin ön yargılarını alabiliyorlar.
2019 yılının Ağustos ayında, Collierville, Tennessee’den ilginç bir hikaye ortaya çıktı. Enkarnasyon Katolik Kilisesi, rahip Rahip Jacek Kowal ve daha özel olarak Alman Çoban Köpeği Sezar’la ilgiliydi.
LaShundra Allen (siyah tenli) iş arkadaşı Emily Weaver (beyaz tenli) ile birlikte geldi, çünkü ilk gün Rahip Kowal’ın temizliğini yapması gerekiyordu. Weaver temizlik şirketinden ayrılıyordu ve Allen onun yerini almak için gelmişti. “Rahip Jacek’in köpeğinin biraz ırkçı” olduğunu açıklayan kilise sekreteri, Allen’ın içeri girmesini yasakaladı. Bu duruma her iki kadın da şaşırmıştı. Allen, Memphis Diocese’ye ırk ayrımcılığı şikayeti gönderdi. Birkaç hafta sonra, bunun bir ayrımcılık vakası olmadığını, Allen’ın güvenliği için yapıldığını, çünkü kilisenin görüşüne göre, köpeğin gerçekten ırkçı ve özellikle siyahlara düşman olduğu söylendi.
Köpeklerin belirli bir ırksal gruba karşı ön yargı geliştirebilmeleri mümkün müdür?
Bu, Illinois Springfield Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Carlee Beth Hawkins’in ve çalışmanın ortak yazarı Alexia Jo Vandiver’in son raporlarında cevap vermeye çalıştıkları bir soru.
Araştırma, bu konuda iki internet tabanlı çalışmayı kapsıyor. İkinci çalışmanın çok daha büyük bir örneklemi ve birkaç ekstra önemli sorusunun olması dışında her ikisi de neredeyse aynı (benzer sonuçlarla) olduğu için sadece Çalışma 2’ye odaklanacağız.
Çalışma, ırklarını Beyaz olarak bildiren 2.439 köpek sahibini ve 201 Siyah/ Afrikalı-Amerikalı köpek sahibini içeriyor. (Hispanik ve Latinler analizden çıkarılmıştır). Bu araştırmacılar için temel hipotez, köpeklerin herhangi bir ırkı sevmemek için doğuştan gelen bir yatkınlıkla doğmamalarıydı. Daha ziyade sorun, köpeklerin karşılık verdiği ve taklit ettiği bilinçli veya bilinçsiz ırkçı tutumlara sahip olabilecek sahiplerine aitti.
Bu nedenle köpek sahiplerinden iki ırkçı tutum aldılar. İlk ölçek, katılımcıların siyahlara göre beyazları ne kadar güçlü tercih ettiklerini gösterdikleri açık ırksal ön yargıları değerlendirdi. İkinci ölçek daha derindi; bir ırktan ya da diğerinden insanların yüzlerinin görüntülerinin iyi fikirlerle (sevinç, sevgi, barış, vb.) ya da kötü fikirlerle (korkunç, kötü vb.) ilişkili olma olasılığının daha yüksek olduğu örtük ilişkilendirmeler aradı.
Tabii ki de ön yargılı köpek davranışının değerlendirilebilmesi için köpeklerin son 6 ay içerisinde Siyah veya Beyaz bireylere yönelik olumlu davranışları (sevme, koklama, yalama veya kuyruğunu sallama) veya olumsuz davranışlarına (havlama, gürleme veya sıçrama) ihtiyaç duydular.
Bulguları genellikle ilk tahminleriyle uyumluydu. Beyaz sahipler, köpeklerinin diğer Beyaz bireylere karşı daha olumlu ve Siyah insanlara karşı daha olumsuz davranışlar gösterdiğini bildirdi. Açıkça tutumları Siyahlar için daha olumsuz olan bireylerde etkiler daha güçlüydü.
Siyah köpek sahipleri için de sonuçlar aynı yönde eğilimliydi (örnek boyutu sadece 1/10 kadar büyük olduğu için istatistiksel olarak zayıf olmasına rağmen). Siyah köpek sahipleri de köpeklerinin Beyazlara değil Siyahlara yönelik daha olumlu davranışları olduğunu bildirdiler ve farkın büyüklüğü, sahibinin ırksal ön yargısının gücü ile ilgiliydi.
Yazarların belirttiği gibi, bu etkinin bir kısmı, bir kişinin bir grup kişiye karşı ön yargıya sahip olması durumunda, onlarla sosyalleşmeyi seçmelerinin daha az olmasından kaynaklanabilir. Bu, Siyahlara karşı olumsuz tutumları olan Beyaz bir kişinin Siyah insanlarla sosyal olarak çok fazla etkileşime girmeyeceği ve bu nedenle köpeklerinin bu ırksal gruba karşı etkili bir sosyalleşme fırsatı bulamayacağı anlamına gelir. Bu nedenle, Beyaz olmayan insanlara aşina olmama, daha az olumlu yanıta ve Siyah bireylere karşı daha sık olumsuz yanıtlara neden olabilir. Örneğin, sakallı erkeklerle nadiren karşılaşan bir köpek, onlarla sosyalleşme şansı olmadığında, sakallı bir adam yaklaştığında olumsuz yanıt verir.
Bu fikir, verilerin başka bir yönü ile doğrulanmış gibi görünmektedir. İkinci çalışmada, araştırmacılar, köpeğin sahibinin (ve muhtemelen köpeğin) tipik olarak diğer ırktan insanlarla temas derecesinin bir ölçüsünü içeriyordu. Sahibi ve farklı ırklardan insanlar arasında ne kadar fazla sosyal etkileşim olursa köpeğin yabancılara yönelik davranışlarında herhangi bir ırksal ayrımcılık gösterme olasılığının daha az olduğunu bulmuşlardır. Köpek davranışlarına aşina olan insanlar bunu basit bir sosyalleşme meselesi olarak görmeye eğilimli olsa da, insanlar arasında da benzer sonuçlar bulunur. Çeşitli ırklardan bireylerle daha sık etkileşime giren insanların açık veya dolaylı olarak ırkçı olma olasılığı daha düşüktür.
Yani, “Bir köpeğin ırkçı olması mümkün mü?” sorusunun cevabı; özellikle de bakıcısının diğer ırklara karşı açık veya örtülü olumsuz tutumları varsa ve onlarla etkileşimde sınırlı deneyimi varsa “Evet” gibi görünmektedir. Köpekler, çocuklar gibi davranışlarını bakıcılarının eylemlerinde görürler ve modeller. Görünüşe göre köpekler bizi izliyor, duygularımızı okuyor, davranış ve tepki verme şeklimizle tutarlı şekilde davranıyor. Bu, diğer ırklardan bireylere karşı tutumumuzu da içeriyor.
Hazırlayan: Tutku Kaymaz