8 Eylül Pazar, 2024
spot_img
spot_img
spot_img
spot_img
spot_img

Zihnimizin Oyunu: Rüyalar

En son gördüğünüz rüyayı hatırlıyor musunuz? Belki güzel, belki korkunç belki de saçmaydı. Belki de hatırlayamadınız. Fakat hatırlamıyor olmanız, rüya görmediğiniz anlamına gelmez; herkes rüya görür.

Bir insanın rüya gördüğünü nasıl anlarız? Uykumuzun çeşitli evreleri vardır. Bunlardan en önemlisi olan ve muhtemelen kulağınızın da aşina olduğu REM evresinde yoğun rüyalar görürüz. Elbette bu evre dışında da rüya görürüz ancak en canlı ve en hatırlanabilir rüyalarımızı REM uykusu esnasında görürüz. REM (Rapid Eye Movement) olarak adlandırdığımız şey “hızlı göz hareketleri” dir. Kapalı göz kapaklarının arkasında hızlıca hareket eden gözlerden, uyuyan kişinin o an rüya gördüğünü anlayabiliriz. Bu esnada vücudumuz tamamıyla hareketsiz, tepkisiz ve büyük oranda “felç” olmasına rağmen beynimiz uyanık halimizle neredeyse aynı oranda aktiftir.


Peki ya hiç rüyanızdan uyanıp gördüğünüz rüyanın çok saçma olduğunu düşündüğünüz oldu mu? Muhtemelen cevabınız evet olacaktır. O halde neden uyanana kadar bu rüyaların saçma olduğunu fark edemiyoruz? Madem beynimiz uyumuyor, neden bu gerçek olamaz deyip rüyamızı sonlandıramıyoruz? Çünkü, uyurken beynin mantıkla ilgili bölümü aktif değildir bu nedenle rüya görürken bunun ne kadar mantıksız ve gerçek dışı olduğunu ancak uyanınca anlayabiliyoruz.

Rüyalar, diğer pek çok şey gibi insanlık tarihi boyunca merak konusu olmuştur. Zamanla bilim diğer pek çok şeyleri açıklamış olsa da niçin rüya gördüğümüz konusunda hala net bir açıklama yapabilmiş değildir.


Neden rüya gördüğümüzle ilgili pek çok teori vardır ve bu teorilerden hiçbirinin bir kesinliği olmadığı gibi herhangi bir teorinin tamamen yanlış olduğunu da söyleyemeyiz. Bunların içinde en çok bilineni, çoğumuzun en azından ismini bildiği psikoloji biliminin önemli isimlerinden Sigmund Freud’a aittir. Freud, rüyaların yorumlanması gereken bilinç dışı dürtü, istek, duygu ve düşüncelerimizin bir dışavurumu olduğunu savunmuştur. Freud’a göre rüyamızda gördüğümüz imgelerin mutlaka gerçek bir temsili vardır ve bu imgelerin yorumlanmasıyla tüm bu bastırılmış içeriğin üzerine gidilip psikolojik sorunların çözülebileceğini ortaya atmış, nitekim bu yöntemi uygulamıştır. Bu teori bazı çevreler tarafından kabul görse de birçok kişi tarafından eleştirilmiştir.


Bazı evrimsel psikologlar ise rüyaların tehditlere karşı bir simülasyon olduğunu ve gerçek hayatta tehlikelerden korunmamızı sağladığını, problemleri daha kolay çözebilmemize yaradığını öne sürmüşlerdir. Bazı bilim adamlarına göreyse rüyaların hiçbir anlamı yoktur; rüyalar sadece sinirsel gelişimimizin bir parçasıdır ve amaçsızdır.

Ortada bunun gibi daha pek çok fikir var. Peki sizin fikriniz ne?

Hazırlayan: Zülal Şeren

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

İlgili Yazılar

spot_img

Son Yazılar